YARATICILIK
Marketten aldığınız çikolatanın paketi, yolda yürürken gördüğünüz tüm vitrinler, kullandığınız telefonlar, bir sürü icat ve inovasyondan tutun hayatınızda yer almış olan her alanda yaratıcılığın izleri mevcut.
Yaratıcılık ilgi toplamak, garip kıyafetler giymek ve kaba saba olmaktan ibaret değildir. Günümüzde pek çok insan yaratıcılığı anladığım kadarıyla bu yönde algılamış olmalı.
Yaratıcılığı birçok insan pek çok açıdan tanımlayabilir. Ben, yaratıcılığı insanın kendi özüne dönmesi ve hissetmeye başlayarak girdiği süreçten ve kaostan geride bir iz bırakmayarak ilerlemesi, dünyaya bakışını ,tarzını uygun ama belirsiz bir şekilde ifade edebilmesi olarak tanımlıyorum.
Yakın zamanda okuduğum bir kitapta orijinalliğin, kaynaklarının belirsizliğine bağlı olduğunu ve buna bağlı olarak orijinalliğin var olmadığını okudum. Bu lafı anlamakta hâlâ güçlük çekiyorum ama sanırım bir fikrin, geçmişteki ve gelecekteki insanlar tarafından düşünülüp düşünülmediğinin bilinemeyeceğini, akabinde bir fikrin tamamen orijinal olamayacağını anlatıyor.
Bir şeyler yaratacağınız zaman önünüzde boş bir sayfa, tuval, duvar vs. her ne olursa olsun bundan korkabilirsiniz. Bir şeylerden ilham alma ihtiyacında bulunursunuz ve böyle durumlarda bulunan ilk çözüm kulaklıklarınız olur. İşte bu nokta da bir hata var. Sanat kulaklıklarınızla sınırlı olmamalı.
Dünya değişmekte ve sürekli olarak bir ilham kaynağı olmaktadır aslında. Dokunduğunuz, tattığınız, kokladığınız şeyler bile size ilham verebilir. Her tarafımızda ilham kaynakları varken kulaklıklarınızla kendinizi soyutlamanız sanatın özgür ve bir o kadar kurallara karşı koyan anarşist halinin önemini yitirmesine sebep olmaz mı?
Son olarak şunu belirtmek istiyorum: Hepimiz yaratıcıyız ama bazılarımız daha yaratıcı... Önünüze boş bir sayfa aldığınızda planlı ve programlı değil kuralları boş vermeyi deneyin o zaman fikirleriniz sihre dönüşecektir.
Esra ESKİN 609 11-D