Ağlarsa Anam Ağlar!
Hayatımızda en değer verdiğimiz varlık kimdir? Tabii ki de annem dediğinizi duyar gibiyim. Eğer öyleyse sizlere son derece katılıyorum. Bizleri doğuran, geceleri bizler için uykusundan mahrum kalan, yemeyip yediren, giymeyip giydiren şefkatli varlıklar annelerimiz değil midir? Düşünüyorum da acaba ben olsam bu kadar fedakârlık yapar mıydım diye. Sanırım anne olmak karşılıksız sevmek demek.
Günümüzde kadınlara uygulanan şiddet hat safhaya ulaşmış durumda. Ülkemizin çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen "Cennet annelerin ayakları altındadır." hadisini ayakları altına alan bazı caniler halen bu tür şiddet olaylarına devam ediyor. Her yeni gün başka bir kadının şiddete maruz kalması veya eşi tarafından öldürülmesi haberlerini duyuyoruz. Kısa bir süre öncesine kadar da bu konu hakkında hiçbir girişimde bulunulmamıştı. Yakın zamanlarda sığınma evi sayısı arttırılarak bir destek sağlanmaya çalışılıyor.
Uzun zaman önce gerçekleştirilen ve artık geleneklerimize yerleşmiş olan görücü usulü evlenme, berdel, çok eşlilik, töre gibi kavramlar bu olayların yaşanmasında son derece tetikleyici bir hal almış durumda. Batıda veya doğuda cahil kesim tarafından gerçekleştirilen bu gibi olaylar yüzünden kadınlar evliliklerinde sorun yaşıyor ve çoğu zamanda şiddete maruz kalıyor. Oysaki kadınların tek suçu bazen boşanmak istemek, bazen uğradığı şiddete artık dayanamamak, bazen bir arkadaşı ile telefonda konuşmak gibi hakkı olan konular...
Şiddeti gerçekleştirenler de bir annenin evladı halbuki. Bu tür kişiler hem annesini kutsal sayıyor, diğer yandan kendi çocuklarının annesine işkence ediyor. İnsan nasıl olur da bir anneye el kaldırabilir ki? Eğer bu tür cani insanların vicdanları rahatsa başta kullandığım insan kelimesi için gerçekten özür dilerim.
Kısa bir süre önce yaşanan bir olayı sizlere aktarmak istiyorum:
Muğla´nın Dalaman ilçesinde M.S. , boşanma davası açan eşi Sebahat Sebetçi´yi, 3 çocuğunun yanında bıçaklayarak öldürdü. Eşinin yanlarına sığındığı halası Ayşe Olaş ile eniştesi İkram Olaş´ı da yaraladı.
Yukarıda yaşanan olayın birçok benzerini sizlerde mutlaka duymuşsunuzdur. Yaşanan şiddet olaylarının durdurulması hususunda özellikle kadınlar tarafından birçok eylem yapıldı. Bu tür eylemlerin yapılması insanlık için gerçekten önemli bir durum. Eğer yaşananlar gün yüzüne çıkarılmazsa olayların sona ermesi konusunda hiçbir adım atılmamış olur. Açılan sığınma evleri veya eşlerinin hapis cezası alması kısa bir süre için etkili olacaktır. Önemli olan insanın düşünce yapısıdır. Düşünce yapılarının değişmesi halinde kalıcı çözümler sağlanabilir ancak bu da pek mümkün gözükmeyen bir olasılık. Fakat umudumuzu hiçbir zaman yitirmemeliyiz. Ne demiş Liesherak "Umut olmadan, umut edilen ele geçirilemez.". Umarım hepimiz kadınlara uygulanan şiddet konusunda bilinçlenir ve kadınlarımız için sonuna kadar savaşırız.
12.03.2013