SANATSA SANAT BİLİMSE BİLİM
Başta ABD, İsviçre ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesi bilim ve sanat alanında önemli çalışmaları ve bu çalışmaları yapanlara desteklerini ve saygılarını sunmaktadır. Tabii ki bu bilimsel çalışmaların desteklenmesi için çeşitli kriterler vardır, bunlar çalışmaların kullanılması için gerekli olan maddi ve imkandan tutun da,çalışmanın gerekliliği gibi birçok değerlendirmeden geçmek zorundadır.Tahmin edeceğiniz gibi bu değerlendirmeleri yapanlarda elbette işlerini doğru bir şekilde yapıyorlar çünkü biliyorlar ki o anda yaptıkları ve sebep oldukları yanlışlıklar ileride onları ve ülkelerini etkileyecektir.Maalesef ki bizim ülkemizde işler bunun tam tersidir.
Yani ülkemizde bilim ve sanata yeterince değer verilmiyor, (Dikkat edin ne sanata ne de sanatçıya değer verilmiyor demektir.) elin Avrupalısı kendi ülkesinde bilim ve sanat insanlarını toplarken yaşadığı yeri bir kültür merkezi haline getirirken bizim ülkemizdeki bilim merkezleri ne kadar işe yaramaz ,geri kalmış ve kullanışsız gelişme varsa hepsini kabul etmekte ama ne zaman işe yarar,insanımız için büyük önem taşıyan bir buluş,gelişme yaşansa onu hemen ellerinin tersiyle itiyor ve o insanı bilmeden soğutuyor. Tabii şimdi diyeceksiniz ki bu adam bunları kafadan atıyor,boş boş konuşuyor,hayııır! Kimse kendi ülkesini böyle büyük bir şekilde suçlamaz (En azından ben suçlamam.) gelin size şöyle açıklayayım:
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 7. Diyabet Atlası
Kısa Bilgilendirme (Daha fazlası için http://www.diabetesatlas.org/)
Küresel Sorun – Anahtar Mesajlar
IDF Diyabet Atlası tahminlerine göre 2015'te,
IDF tahminlerine göre diyabet 2040'da,
Uluslararası Diyabet Federasyonu 6. Diyabet Atlası Verileri
1985'te, tüm dünyada, tespit edilen 30 milyon diyabetli vardı. 2005 yılında, 230 milyondan fazla diyabetli mevcuttur. Yaklaşık 20 yılda, hemen hemen yedi kat artma olmuştur. Eğer bu epidemiyi yavaşlatmak için hiçbir şey yapılmaz ise, IDF 'in tahminlerine göre 2013 yılında 382 milyon olan diyabetli sayısının 2035 yılında 592 milyona çıkacağı düşünülmektedir.
Diyabet veya Komplikasyonları için Yapılan Harcamalar, Sağlık Hizmetleri Sistemleri Üzerinde Çok Büyük Bir Yük Oluşturmaktadır...
Diyabet Komplikasyonları maliyetinin, tüm dünyada total sağlık hizmetleri harcamalarının %5-10'unu oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Yukarıda dünya genelinde yapılan araştırmalar sonucunda çıkartılmış diyabet hastalığı oranları vardır.Aşağıda ise sadece Türkiye de ki diyabet hastalığı oranları ve yorumlanmaları vardır.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksun Ayvaz, yarınki Dünya Diyabet Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, 2000'li yılların başında açıklanan bir çalışmanın, ülkedeki 20 yaş ve üstündekilerin yüzde 7.2'sinde bilinen, aşikar şeker hastalığı bulunduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Aynı çalışmanın bu yaş grubundakilerin yüzde 6.3'ünde ise gizli şeker olduğunu, bu kişilerin hastalığının 3-5 yıl içinde Tip-2 diyabete dönüşme riski bulunduğunu da gözler önüne serdiğini anlatan Ayvaz, buna göre o yıllarda bilinen ve gizli şekeri olanların sayısının toplam 5 milyon civarında olduğunu belirtti.
Son yıllarda yapılan araştırmaların ise kadın ve erkeklerdeki obezite oranlarında ortalama yüzde 2-3'lük bir artış olduğunu gösterdiğini kaydeden Ayvaz, "Geçen 6-7 yıl içinde obezite oranlarında bu kadarlık bir artış olması, şeker hastalığı görülme sıklığındaki artışı da beraberinde getirdi. Çünkü obezite artıkça Tip-2 diyabet de artar. Bu durumda ülkemizde 6 milyon civarında diyabet hastası bulunduğu tahmin ediliyor" diye konuştu.
İşte arkadaşlar, tam da bu durum hakkında Avrupalı devletler hem kendi vatandaşları için hem de diğer devletler için çeşitli diyabet ilaçları geliştirmekte ve üretip yaymaktadır. Gel gelgelelim bizim ülkemize, bizim ülkemizde de insan sever bir vatandaşımız bir buluşa imza atıyor,evet ilginçtir ancak bütün dünya bulmadan önce bir Türk "şeker bandı"nı buluyor bu bant sayesinde insanlar insülin ilaçlarını direkt olarak deri yoluyla alabileceklerdi. Tabii sevgili mucidimiz önce TÜBİTAK'ın bilim fuarında bu çalışmasını sunuyor ve gereken bilgileri bu işinin ehli(?) denetmenlere veriyor. Maalesef ki bu proje TÜBİTAK 'ın onayını gereksiz olmasından dolayı alamıyor ve bırakın 1. olmayı sıralamaya bile giremiyor. Buna rağmen yılmayan mucidimiz, bu projesini yurt dışındaki bir bilim fuarında sergiliyor ve burada hem 1. seçiliyor hem de maddi destek sağlanıyor projesine. Yanına asistan veriliyor, bir de çalışmalarını sağlıklı bir şekilde yürütmesi için mucidimize uygun bir yer(laboratuar)temin ediliyor.
İşte sevgili okurlar, bu ve bunun gibi daha nice değerli mucidi böyle kötü şekilde elimizden kaybettik, kaybediyoruz ve de böyle devam edersek de daha kaybedeceğiz. Asıl garip olan ise hâlâ halkımız neden Türkiye ye beyin göçü olmuyor diye soruyor, her neyse bu sorunun cevabını ve bu sözde işinin ehli denetçilerin bu projeyi inceler iken nasıl incelediklerini de tabii ki siz değerli okurlara bırakıyorum.