Televizyon dünyasının sıkı bir takipçisi olarak hangi dizilerin ekrana geldiğini, hangilerinin yayından kaldırıldığını ve reyting durumlarını bilirim. Çoğunu izlemesem de konularından ve kadrolarından da haberdarım. Fakat son zamanlarda dizi sektöründe patlak veren olayların, reyting kavgalarının ben bile hızına yetişemiyorum. Suskunlar, Adını Feriha Koydum gibi geçen sezonun reyting rekortmeni dizileri, bu sezon başlayan reyting yarışı karşısında ayakta kalamadılar ve doğru dürüst bir final bile yapmadan yayından kalktılar. Reyting yarışının cilveleri ne de olsa...
Dizilerin gidişatını ve yayın süresini belirleyen 'reyting' kavramının ne kadar gerçek olduğu da tartışılır cinsten. Çoğu seyirci "Aman diziyi kaçırmayayım, aman reklamlar bitmeden işlerimi halledeyim." şeklinde evham yapmak yerine, dizileri internet üzerinden takip etmeyi seçiyorlar. Peki dizilerin internetteki izlenme oranları kimin umrunda? Hiç kimsenin!
Düşük reytingler sonucu apar topar yapılan –bazen de hiç yapılmayan- finaller ise seyirciye, dizi oyuncularına ve set ekibine hakaret niteliğinde. Oyuncular risk alıp hatta çeşitli borçlara girip bir projeye başlıyorlar ve birkaç hafta sonra "Dizi final yapıyor." haberiyle neye uğradıklarını şaşırıyorlar. Halbuki ekibe belirli bir süre verilse, 'Dört haftaya kadar final yapıyoruz.' denilse, hem senarist daha düzgün bir final yazar, hem de oyuncular zor durumda kalmamış olur. Biz seyirciler de kiminin öldüğü, kiminin felç kaldığı bir final yerine, tatmin edici bir son izlemiş oluruz ve yapılan iş de tadında bırakılmış olur.
Bir de işin farklı bir boyutu var tabii. Senaryoyu gereğinden fazla uzatıp diziyi 10 sezona kadar çıkarak izleyiciyi bıktıran senarist ve yönetmenler, işi tadında bitirip yeni projelere yer açmayı denese nasıl olur? Bu noktada seyirciye de bir parça iş düşüyor. Alışkanlıktan olsa gerek, insanlar aynı diziyi yıllarca bıkmadan izliyorlar. Sadık bir izleyici olmak güzel tabii ama yeni projelere de birer şans verseler fena olmaz diye düşünüyorum.