Şu aralar Hollanda'da olanlardan haberiniz var mı? Hollanda'da yaşayan binlerce Türk'ün yaşadığı dramı duyduğumda kanım dondu adeta. Avrupa´nın göbeğinde...
Çocuklarınızın geleceği için kişi başına düşen gelirin 40.940 dolar civarında olduğu bir ülkeye taşınıyorsunuz. Geleceği için taşınıyorsunuz, değil mi? Ama bu aralar Hollanda´da olanlar oluyor.
Hollanda´da yaşayan Azeroğlu çiftinin dramını duymuşsunuzdur. 2004 yılında anne Nurgül Azeroğlu´nun 6 aylıkken bir kaza sonucu Yunus´u yere düşürmesinden sonra, ailenin üç çocuğuna el koyan Hollanda Gençlik Dairesi, koruyucu aile olarak çocukları Hollandalı lezbiyen çifte vermiş. Sorun lezbiyen çifte vermek değil, sorun; Hollanda´nın bu gücü kendinde bulmuş olması.
Yoğun bir hukuk savaşının ardından 2 çocuğunu alan aile, Yunus´da başarılı olamamış. En kötüsü de ne biliyor musunuz? Kendi çocuğunuz velayetinin sizden alınıp başka bir çifte verilmesi. Çocuğunu koklamaya doyamayan anne için bu ne kadar acı bir şeydir, düşünsenize.
Bu da yetmezmiş gibi Hollanda Gençlik Dairesi Nurgül Azeroğlu´nu tehdit etmiş. Kadıncağız da bu olaydan sonra susmak zorunda kalmış.
Bu olay, genç nüfus oranının azalmaya başladığı Avrupa´da, Türk ailelerden faydalanma çabası gibi durmuyor mu sizce de? Çok mu ırkçı davrandım yoksa. Bana öyle geliyor.
Şu an 9 yaşında olan Yunus; gerçek annesini gardiyanlar eşliğinde, 3 ayda sadece 1 saat vasileri önünde, fazla samimi olmadan görüyor.
Daha bir sürü şey var. Diğer bir anne Nur Yörükseven, doktor tarafından hayal görüyor tanısı konularak çocuğunu kaybetti. Çocuğu olanlar ya da olmayanlar, her neyse. Bir düşünün; Çocuğunuz var ve onu önemsiz biri önünde öpüp koklayabiliyorsunuz. En kötüsü de, çocuğunuzun cinsel tacize uğradığını öğrenmek.
Nur Hanım da aynen bunları yaşamış. Oğlunu görmeye gittiğinde belinde gördüğü mosmor bir çürük onu endişelendirmiş. Fakat olay polis tarafından örtbas edilmiş. Hiç şaşırmadım desem? Üzerine çocuğun 5 kez daha koruyucu ailesi değişmiş. Maalesef çocuk orada da cinsel tacize uğramış.
Bir başka anne de gittiği dil kursunda yakalandı bu vahşete. Kendisine, "Burası Avrupa kanunlar gelişmiş, kocanla aranda herhangi bir sorun yaşadığında bu numarayı ara, sana her türlü konuda yardım ederler" diye söylenmiş. Kadın da kocasıyla yaşadığı bir tartışma sonucunda o numarayı aramış ve olanlar olmuş. Kadına boşanması için baskı yapılmış, boşanmayınca Akıl Hastanesi´ne yatırılmış.
Bu kadarı da fazla diyorsunuz, değil mi?
Benim en çok tuhafıma giden son bir dehşet daha. Bizim ülkemizde okula çok sık geç kaldığınızda en fazla uzaklaştırma cezası alırsınız. Ama Hollanda´da bu durum farklı. Evet.
Abdullah Yıldız´ın oğlu okula geç kalıyor diye elinden alınmış. Oğlunun verildiği koruyucu ailede uyuşturucu kuryeliği ve cinsel istismara kadar her türlü bela gelmiş. Abdullah Bey oğluna yapılanları belgelemiş ve onu geri alma hakkı kazanmış. Ama velayetini alan kadın, oğlunu önce uçakla Almanya´ya daha sonra Konya´ya kaçırmış.
Bu skandaldan nasibini alan bir başka aile de Çelik ailesi. Onların çocuklarının alınma sebebinin ise akla mantığa sığan hiçbir tarafı yok, açık ve net. ´Burası Türkiye değil, siz çocuğunuzu ancak Türkiye´de kucağınıza alabilirsiniz burası Hollanda!´ demişler ve almışlar.
Olayın ne denli çığırdan çıkmış olduğuna buyurun, siz karar verin...